Aktif olarak kullanılmayan köy okullarının, köy yaşam merkezi projesiyle ihtiyaçlar doğrultusunda anaokulu, ilkokul, kurs merkezi, kütüphane; matematik, doğa, bilim ve tasarım gibi farklı alanlarda hizmet veren atölyelerle gençlik kampları gibi eğitsel ve sosyal etkinliklerin yapılacağı alanlara dönüştürülüyor. Proje kapsamında daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Külliyede toplu açılışı gerçekleştirilen 2 bin köy yaşam merkezinin yanı sıra bugün toplu açılışı yapılan 1500 köy yaşam merkeziyle birlikte köy yaşam merkezlerinin toplam sayısı 3 bin 500'e ulaştı. Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Urla Barbaros Köy Yaşam Merkezinde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, taşımalı eğitimin köy okullarının kapatılmasıyla ilişkilendirildiği ve sanki bunun da son yirmi yıl içinde yapılmış gibi bir algı oluşturulduğunu kaydederek "Köylerimizin eğitimle buluşturulmasıyla ilgili bir özlemi son iki yılda bizim Bakanlık olarak öncelik verdiğimiz projelerden birisi olarak sisteme dahil ettik. Bizim bakanlıktaki önceliğimiz üç tane temel noktaydı. Birincisi, okul öncesi eğitimdi. Eğitim sistemlerindeki en kritik olan eğitim kademesi okul öncesi eğitimdir. Türkiye maalesef bunu çok yeterince algılayamadı. Türkiye son yirmi yılda diğer kademelerdeki okullaşma oranlarını artırmakla uğraştığı için okul öncesi eğitimi yeterince eğitim sisteminde neye karşılık geldiğini fark edemedi. Okul öncesi eğitim, eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin başladığı yerdir. Eğer ülkenin çocuklarının bir kısmı okul öncesi eğitime gidiyor bir kısmı gitmiyorsa eşitsizlik orada başlar. Sonra eğitimin ilerleyen kademesinde okullar arası başarı farkı olarak önümüze çıkar. Özellikle Amerika'daki boylamsal çalışmalara baktığımız zaman şunu görürsünüz; okul öncesi eğitime gitmiş olan bir birey yaşamı boyunca eğitimde ve istihdamda kaldığı süre okul öncesi eğitime gitmemiş bireye göre çok daha uzundur. Yani nitelikli insan yetiştirmeyle ilgili çok önemli bir fırsattır." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye için kadın istihdamı açısından okul öncesi eğitimin en kritik noktalardan bir tanesi olduğunu vurgulayan Özer, şunları söyledi: "Eğer kadın istihdama girdiği zaman aldığı ücret, çocuğunu okul öncesi eğitime verildiği zamanki ücretle karşılaştırılabilir bir düzeydeyse kadın istihdamdan geri çekilir. İşte bu bilinçle biz okul öncesi eğitim seferberliği başlattık. 6 Ağustos'ta göreve geldiğim zaman Türkiye'de 2 bin 782 tane anaokulu vardı. Biz 3 bin tane yeni anaokulu yapmak için yola çıktık ve öyle yoğun bir şekilde çalıştık ki buradaki tüm arkadaşlarımızla birlikte, bakan yardımcılarımız, genel müdürler, il müdürlerimiz her fırsatı değerlendirdik. Sadece yeni binaları yapmadık. Aynı zamanda atıl binaları revize ettik, tahsis ettik, bilim sanat merkezlerinin gündüz kısımlarını kullandık. Ama en önemlisi her okulda mutlaka boş sınıflar vardı, onları okul öncesine kazandırdık." "Bir buçuk yıl gibi kısa sürede okul öncesine 3 bin yeni anaokulu kazandırmak için çıktığımız yolda 6 bin 700 anaokulu kapasitesi oluşturduk." diyen Bakan Özer, göreve başladığında 5 yaştaki okullaşma oranında Türkiye ortalamasının yüzde 65 olduğunu söyledi. Bu oranın şu anda yüzde 99.9'a ulaştığını vurgulayan Özer, "5 yaştaki okullaşma oranını çözmeyi Allah bana nasip etti. Büyük mutluluk duyuyorum. İzmir'de 5 yaştaki okullaşma oranı ben göreve geldiğim zaman yüzde 55'ti, Türkiye ortalamasının on puan altındaydı. Bugün yüzde 98. Bu aynı zamanda Türkiye'deki eğitimde fırsat eşitliğine, yani zenginle fakirin nitelikli eğitime erişimiyle ilgili uzun vadeli yapılan en büyük yatırım." ifadesini kullandı. Sektör temsilcileri eğitim süreçlerine dahil edildi İkinci olarak mesleki eğitime işaret eden Özer şöyle devam etti: "Mesleki eğitim Türkiye'nin kanayan yarasıydı. Mesleki eğitimle ilgili daha önceki yapılan müdahaleler; mesleki eğitimi, Millî Eğitim Bakanlığı'nın sunmuş olduğu mesleki eğitimin mezunlarının iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını karşılamasında yetersizliklere sevk etmişti. Biz, sektörün temsilcilerini eğitimin tüm süreçlerine dahil ederek, mesleki eğitimi ve özellikle meslek liselerini, akademik olarak başarılı öğrencilerin gittiği bir okul türüne dönüştürdük. Artık yüzde birlik başarı diliminden öğrenci alan meslek liselerimiz var. Döner sermaye kapsamındaki üretim kapasitesi de meslek liselerinde on kat arttı. 2018-2019'larda 200 milyon civarında yapılan ciro, 2022 yılında 2 milyar liraya ulaştı, hatta geçti. Bu seneki hedef 3 buçuk milyar lira. Bu niye önemli? Çünkü öğrenciler yaparak öğreniyor. İş gücü piyasasıyla meslek liseleri senkronize bir şekilde çalışıyor. Meslek lisesine giden öğrenciler üretime yaptıkları katkılar ölçüsünde asgari ücret kadar ücret alabiliyorlar ve öğretmenlerimiz de iki asgari ücrete kadar ücret alıyorlar. Geçen sene meslek liselerindeki öğretmenlere dağıtılan katkı payı 200 milyon, öğrencilere 100 milyon lira. Öğrenciler artık okurken ücret almaya başladılar. Bu sayede evini geçindiren kız çocuklarımız var." Meslek liselerinin yurt dışına ihracat yapan bir noktaya geldiğine dikkati çeken Mahmut Özer, meslek liselerinin sadece ürünü değil o ürünü üreten makineyi de üretme noktasına geldiğini kaydederek şöyle devam etti: "Aynısını depremde yaşadık. 6 Şubat depreminde Türkiye'nin daha önceden hiç yaşamadığı şiddet ve ölçekte büyük bir depremle yüzleşti. O fedakâr meslek lisesi öğretmenlerimiz ihtiyaç duyulan her türlü ürünü üretebilir duruma geldiler." "Tüm hedeflerimize ulaştık" Okul öncesi eğitimde olduğu gibi mesleki eğitim merkezlerinin; çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitiminin küçük ve orta ölçekli işletmeler için ne kadar kıymetli olduğunun bilinmediğini ifade eden Bakan Özer, 25 Aralık 2021 tarihinde çok önemli bir kanun değişikliği yaptık. Bir anda herkes için cazip bir mesleki eğitim merkezi sistematiği oluşturmuş olduk ve o gün 159 bin olan çırak kalfa sayısı bir yıl gibi kısa sürede 1 milyon 405 bine çıktı. Öncelik vermiş olduğumuz tüm alanlarda Allah'a şükür tüm çalışma arkadaşlarımızla birlikte hedef koyduğumuz her noktada hedefimize ulaştığımız gibi onun üzerine çıkabilme imkânımız oldu. İşte köy yaşam merkezleri bunun bir örneği... Yani kim derdi ki bu ülkedeki köylerin, köylerdeki tüm okulların sadece çocuklarımız için değil, o köylerde yaşayan vatandaşlarımız için de halk eğitim kursları aldıkları, etkinlikler yaptıkları, muhtarlarımızın buluşma noktası olduğu, bayramda seyranda, acı günde tatlı günde, bir araya geldiği mekanlar olsun. Onun için 'yaşam merkezi' dedik, köy okulu demedik. Çünkü ilk kez yetişkinle çocuğunu veya torununu aynı eğitim çatısı altında buluşturabilme imkanımız oldu. Onun için bu belki de geriye dönüp baktığımız zaman yapmış olduğumuz en önemli projelerden biri. Artık köylerden bir tane çocuk bile olsa onu taşıma eğitim kapsamına almadan buraya öğretmen göndererek o köy okullarını yaşatmak için elimizden gelen tüm çabaları sarf edeceğiz. Bugün 3 bin 500 tane oldu. 2 bin tane olduğu zaman Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle Külliyede 2 bin tane köy yaşam merkezin açılışını yapmıştık. Şu anda da 1.500 tanesinin açılışını yapacağız. Milli Eğitim Bakanlığı olarak, bizler orada olsak da olmasak da, Allah'ın izniyle 2023 yılının sonuna kadar tüm köy okulları vatandaşlarımızın hizmetine açılacak." ifadelerini kullandı. İzmir'de ilave eğitim yatırım taleplerinin olduğunu da dile getiren Özer, konuşmasını şöyle tamamladı: Torbalı'ya spor lisesi talebi oldu, yatırım programına alıyoruz. Konak'a güzel sanatlar lisesi talebi oldu, yatırım programımıza alıyoruz. Strateji Başkanımız patron orada. Biraz geriliyor ama problem yok. İzmir'le ilgili hiçbir sıkıntı yok. Menemen'e bir tarım meslek lisesi talebi oldu, onu da yatırım programına alıyoruz. Çeşme'de güzel bir arazi var, orada öğretmenlerimizin konaklayabileceği bir yaşam merkezi olacak şekilde bir öğretmen evi talebi oldu. Çeşme'ye öğretmenlerin kullanımına yönelik olarak öğretmenevini yatırım programına alıyoruz. Dolayısıyla üç tane liseyi ve bir de öğretmenevini Konak'la iki tane öğretmen evini İzmir'e bugün itibarıyla veriyoruz. Yarın itibarıyla inşallah paralarını ve ihale izinlerini gönderelim. Bu vesileyle Barbaros Köyü Yaşam Merkezinin ve Türkiye'de şu anda açacağımız 1.500 tane köy yaşam merkezinin hayırlı olmasını diliyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum." Programa Bakan Özer'in eşi Nebahat Özer, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, Bakan Yardımcısı Petek Aşkar, Bakan Yardımcısı Sadri Şensoy, Strateji Geliştirme Başkanı Mehmet Fatih Leblebici, İnşaat ve Emlak Genel Müdürü Umut Gür, Temel Eğitim Genel Müdürü Tuncay Morkoç, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Hüseyin Burak Fettahoğlu ile İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür de katıldı. "Bu okullarımıza artık köy yaşam merkezi diyoruz" Bakan Özer, programın ardından Balıklıova Köy Yaşam Merkezini ziyaret etti. Burada değerlendirmelerde bulunan Özer, geçmişteki köy enstitüleri gibi köy okullarının tekrar hayata geçirilmesinin Bakanlığın son bir buçuk yıl içerisindeki öncelik verdiği konulardan biri olduğunu kaydetti. Özer, "Köy enstitüleri, bu ülkenin sadece eğitim öğretiminin yaygınlaştırılmasına değil, yetişkin, her şeyi yapabilir insanların yetiştirilmesine katkı verdiyse; yeni dönemde köy yaşam merkezleriyle bu okullarımızda sadece okul öncesi, ilkokul eğitimini vermek değil, aynı zamanda tüm bu binalarda halk eğitim merkeziyle yetişkinlerimize de istedikleri kursları düzenleme, istedikleri eğitimi almayla ilgili bir imkan geliştirdik. Bunun için bu okullarımıza artık 'köy okulu' demiyoruz, 'köy yaşam merkezi' diyoruz." ifadesini kullandı. Buradaki amacın köylerde, mahallelerde, yetişkinlerle birlikte vatandaşları torunları ve çocukları ile aynı eğitim çatısı altında birleştirebilmek olduğunu anlatan Özer, sadece bununla da kalınmayacağını, bu merkezlerin artık çocuklar için de bilim, kültür ve sanat hizmetleriyle birer yaz okuluna dönüştürülmeye başlandığını söyledi. Özer sözlerine şöyle devam etti: "Aynı zamanda kadın kooperatiflerimizin de kendi varlıklarını üretim süreçlerine kattıkları bir yer haline dönüşüyor. Bugün itibariyle 3 bin 500 tane köy okulunu köy yaşam merkezine, buradaki köy yaşam merkezi gibi köy yaşam merkezine dönüştürmüş bulunuyoruz. Bu yılın, 2023 yılının sonuna kadar da Türkiye'de açılmadık tek bir köy okulu bırakmayacağız. Dolayısıyla o geçmişte nasıl köylerden kalkınma hamlesi başlamışsa, yine aynı şekilde gıdayla ilgili, tarımla ilgili, kalkınmayla ilgili, eğitimle ilgili hamleyi de köylerimizden ve mahallelerimizden başlatacağız. Bu mekanları tamamen vatandaşlarımızın ücretsiz bir şekilde kullanabildiği mekanlara dönüştürmüş oluyoruz. Buradaki köy yaşam merkezimiz hayırlı, uğurlu olsun."