18 Mart Şehitler Günü münasebetiyle 105. yıl önce İslam'ın son kalesini müdafaa etmek için toprağa düşen Çanakkale şehitlerimiz başta olmak üzere, yurdumuzun muhafazası için can veren tüm şehitlerimize rahmet diliyorum.

Kültürümüzde ve inancımızda şehitlik, en yüce mertebelerdendir. Bu bilince sahip olan aziz milletimiz; yeri geldiğinde yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle, kısacası tüm fertleriyle vatan müdafaası için "bir gül bahçesine girercesine" kara toprağa girmekten hiçbir zaman çekinmemiştir. Bu topraklar, şehitlerimizin mübarek kanlarıyla mühürlenmiş ve bizlere emanet edilmiştir. Bu emanet, aynı hassasiyetle ilelebet korunacak ve yaşatılacaktır.

Bugün, şanlı tarihimizin en şanlı sayfalarından birisi olan Çanakkale Zaferi'nin 105. yıldönümünü böylesi bir şuurla idrak etmenin gururunu yaşıyoruz. Çanakkale; yüz binlerce vatan evladının, mukaddes vatan toprağının alçakça istilasına karşı gösterdikleri insanüstü bir direnişin adıdır. Tankların, topların, "çelikten tabya"ların, "ufukları saran çelik zırh"ların karşısında çarpan "iman dolu göğüs"lerin destanıdır Çanakkale. İmanın küfre, mananın maddeye, ruhun bedene galebe çalmasının ispatıdır Çanakkale.

Yıllar, şartlar, devirler değişse de aynı ruhu taşıyan milletimizin aziz evlatları, bugün de aynı şuurla bu toprakların muhafazası için canla başla mücadeleye devam etmektedirler. Milletimiz ve şanlı ordumuz, Çanakkale gibi nice destanları yazacak ruha ve karaktere sahiptir. 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 105. yıldönümünü kutlarken tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyor, milletimizin ve ordumuzun her daim muzaffer olmasını temenni ediyorum.